İSTANBUL'UN HÜZÜNLÜ SEMTİ

İstanbul’un kendi haline bırakılmış hüzünlü semti, Balat. Balat, sokaklarına ilk adım atıldığında yıkık dökük ve terkedilmiş evleriyle insanı ürkütse de çok geçmeden tarihiyle büyülemeyi başarıyor. 


                             

İstanbul’un en eski semtlerinden olan Balat’ın sokakları ve duvarları sanki “ah bir dilim olsa da burada yaşananları anlatsam” diye bakıyor insana. Yokuşlu ve dar sokakları o kadar güzel hisler vaat ediyor ki... O sokaklarda yürürken her an koşuşturan çocuklar etrafınızı sarabilir, ucunun nereye çıkacağı belli olmayan sokaklarda, elinde fotoğraf makinesi ile gezen pek çok turistle karşılaşabilir hatta bir camii ve kiliseyi yan yana bile görebilirsiniz bu sokaklarda. En önemlisi ise, Balat'ta çocuklar hala sokaklarda oynar. Çocukluğunu sokaklarda koşturarak geçirmişlerin içini ısıtacak mahalle samimiyeti, hazır bekliyordur orada.

                              

Hangi sokağın nereye çıkacağını bilmeden, bir sokak ilerisini düşünmeden dolaşmaya başladım ahşap evler arasında. Rengarenk binaları, yıkık dökük görüntüsüne rağmen modern binalardan daha çok ısıtır içimizi. Yoldan geçenleri içeri buyur edercesine sürekli açıktır bu evlerin kapıları. İster istemez ortak oluruz o evde yaşayan insanların hayatına. İnce ve uzun sokaklar arasında yürürken kafanızı kaldırıp gökyüzüne mi bakmak istediniz? Sizi çoğu semtte göremeyeceğiniz bir güzellik bekler orada. Balat’ta gökyüzünü iki ev arasına asılmış çamaşırlar süsler. 

                              

Etrafımızı kaplayan beton kaldırımlara inat Arnavut kaldırımlarını saklamıştır Balat bizim için. Kaldırım köşelerini küçük bakkallar tutmuştur. Hemen hemen her sokağın kenarında bir mahalle bakkalı bizi selamlar. Böyle bir sokağın başında dururken ip atlayan çocuk sesleri duydum ve yanlarına gidip onlara katılıp katılamayacağımı sordum. Beni hemen aralarına aldılar. Gezinin başında etrafımı saran çocukluğumu yeniden yaşamaya başlamıştım. O an anladım ki; Balat gezilmemeli, Balat yaşanmalı.

                             

Sadece sokaklarıyla değil, ara sokaklarında kaybolmuş antika dükkanlarıyla da bizi geçmişe götürmeyi başarabiliyor Balat. Küçücük dükkanların içinde zamanda büyük yolculuklar yapabilirsiniz.

                             

Ara sokaklarda kaybolarak geçirdiğiniz bütün bu zaman boyunca size binaların arasından görebileceğiniz Haliç eşlik eder. Bu görüntü, dik yokuşların getirdiği yorgunluğu büyük ölçüde alsa bile siz yine de bir çayını yudumlamadan ayrılmayın Balat’tan.

                              

Balat bu haliyle çok güzel, huzurlu ve eski kalabilmiş. Balat’ın modernliğe direnişinin yüzümde bıraktığı tebessümle ayrıldım İstanbul'un hüzünlü semtinden.

Yorumlar

Popüler Yayınlar