"NEREDE O FOTOĞRAFLARDAKİ UZUNGÖL?"



Trabzon, Karadeniz'in en gelişmiş şehirlerinden biridir. Enfes bir manzaranın eşlik ettiği 114 kilometrelik bir sahil şeridine sahiptir. Trabzon'a gitmişseniz ve eğer şehir merkezinden biraz uzaklaşmak ve doğaya karışmak istiyorsanız size bölge halkı tarafından ya derin tarihe bürünmüş Sümela Manastırı önerilir ya da manzaraya doyacağınız Uzungöl...

                             

Bizim Trabzon'a karışmak için sadece tek bir günümüz vardı. Bu nedenle tercihimizi, Sümela Manastırı'na kıyasla biraz daha kolay ulaşım sağlayabileceğimiz Uzungöl'den yana kullandık. Uzungöl, Trabzon'un Çaykara ilçesine bağlı bir belde. Trabzon'a 90 kilometre, Çaykara ilçesine ise 19 kilometre uzaklıkta. Gölün, vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatması sonucu oluştuğu bilinmekte.

                             

Sabah erken bir saatte Trabzon merkezden Of'a doğru ilerledik ve Çaykara istikametine doğru devam ettik. Toplam 1-1.5 saat süren bir yolculuktan sonra Uzungöl'e vardık. Yıllarca Uzungöl'e ait fotoğraflara bakıp oraya gitmeyi planladım. Bu nedenle bana hissettireceği ilk duyguyu çok merak ediyordum. Etrafıma heyecanla bakarken düşündüğüm tek şey ise insanı hayrete düşürmesi gereken bu doğa harikasının nasıl ve ne zaman bu kadar katledildiği oldu. "Uzungöl "tabelasını geçtiğimiz an bizi hediyelik eşya satılan dükkanlar ve çoğunluğu butik otellerden oluşan konaklama yerleri karşıladı. Arabadan inip yürümeye başladığım an ise kendimi gerçekten başka bir ülkede dolaşmaya çalışıyormuş gibi hissettim. "Çalışmak" diyorum çünkü biz temmuz ayında gitmeyi tercih etmiştik. Bu nedenle oldukça kalabalıktı. Turistik bir belde olan Uzungöl'ün son dönemlerde Arap turistler tarafından çokça tercih edildiğini duymuştum. Öyle ki, ağırlıklı olarak Arap turistlere hitap edecek dükkanlar bile açılmıştı. Dolaştığım süre içerisinde öğrendim ki göl kenarında göz gezdirdiğim evlerin büyük bir çoğunluğu da Arap turistlere aitmiş. Bu kendimi gerçekten "turist" gibi hissetmeme neden olmuştu. İçimden "nerede o fotoğraflardaki Uzungöl?" diye geçirdim. Hayallerimde yayla çiçeklerinin süslediği yerlerde lunapark, uzanıp gökyüzünü izlediğim yerlerde ise iç çamaşırı satan dükkanlar vardı.

                                         


Göl çevresinde biraz tur attıktan ve ilk şaşkınlığımızı atlattıktan sonra yemek yiyebileceğimiz bir restorana geçtik. Uzungöl'e gitmişken Alabalık yemeden olmaz diyerek siparişimizi verdik. İlk olarak trabzon ekmeği eşliğinde mıhlama ve salata servisi yapıldı. Hemen ardından ise taze alabalıklar masadaki yerini aldı.

İlk izlenimlerimizi bir kenara bırakıp Uzungöl'ün tadını çıkarmaya karar verdik. Yüksek yüksek tepelere ev kurmadıklarını umarak Uzungöl'ü yukarıdan görebileceğimiz bir tepe aramaya başladık gözlerimizle. Gözümüzü ormanın içinde kalan bir tepede buluşturduk ve oraya doğru çıkmaya başladık.

                                 


Temmuz ayında bile olsanız Karadeniz'de yağmura yakalanma ihtimaliniz var. Bu nedenle yağmurluğunuzu yanınızdan ayırmayın. Yollar, yağmurun etkisiyle çamura döndüğü için tepeye çıkarken biraz zorlandık. Yorgunluğumuz, tek bir soluk verip manzaraya baktığımız an sise karışıp gitti. Sis, dağların yarısına kadar çökmüştü ve sisin üstündeydik. Ne kadar yukarı çıkarsanız manzara o kadar güzelleşiyordu sanki. Uzungöl, tepeden küçük bir masal ülkesi gibi görünüyordu. Geldiğim şehrin kargaşasını unutmak, aldığım nefesin değerini anlamak için oraya mecburmuşum gibi tutundum o tepeye. Tutunmasam sise karışıp gidecekmişim gibi...

                                                   

Yönümüzü tekrar Uzungöl'e çevirdik. Uzungöl'e geldiyseniz ve vaktiniz varsa mutlaka göl çevresine açılmanızı öneririm. Uzungöl'ü saran dağların arasında da tarifsiz güzellikler var. Dağların arasındaki asfalt yolu takip ederek kolaylıkla pek çok doğal ve yapay göle ulaşabilirsiniz. Bu göllerde balık tutabilir ya da göl kenarında piknik yapabilirsiniz. Biz, fazla vaktimiz olmadığı için sadece gölün buz gibi suyunda ayaklarımızı serinletmekle yetindik. 

                                           

Uzungöl'den ayrılma vakti gelmişti. Trabzon'un merkezine vardığımız zaman güneş batmak üzereydi. Kızıla dönen deniz görüntüsünü yollarda heba etmek istemedik ve hemen rotamızı Boztepe'ye doğru çevirdik. Boztepe, Trabzon şehir merkezini ve sahil yolunu tepeden görebileceğiniz bir yer. Özellikle gün batımını izlemek isteyenlerin tercih ettiği Boztepe'de, herhangi bir çay bahçesine oturabilir, semaverde servis edilen çayınızı yudumlayarak güneşin denize karıştığı anın tadını çıkarabilirsiniz.

                               

Yorumlar

Popüler Yayınlar